Bir Madencilik Terimi olan 'Ultraviyole Işın' Dalga uzunlukları gözle görülemeyecek kadar kısa olup gözle görülemeyen ışık. Bazı mineraller ültraviyole ışığa maruz kaldıkları zaman ayırt edilirler. Yani ültraviyole ışık altında ayırt edilebilen mineraller ültraviyole ışığını yutar ve bunları daha uzun dalgalı ışınlar halinde meşrederler (yayarlar), bu ışınlar gözle renk olarak görülür. Bu çeşit minerallere “ flüoresan” mineral denir. Bazı minerallerde ise bu flüoresan olayı, yalnız ışıklandırıldığında değil, ondan sonra karanlıktada bir süre devam eder. Bu olaya minerallerin “ fosforesan ve luminesan” özelliği denir. Luminesan özellikle katod röntgen ve radyum ışınlarının yaptığı olay olarak ifade edilir. Bu olay ısı derecesinin yüksetilmesi ile olursa “ termoluminesan” olayı örnek topaz, elmas ve fluorit gibi mineraller için yalnız el ısısı ve fosforit, kalsit ve bazı silikatler için de yüz derece yahut daha fazla ısı gerektir. Luminesan olayı kırılma, vurulma vb. mekanik bir yolla olursa bu olay da “ triboluminesan” olarak adlandırılır. —> Kuars lambası kısa dalga ultraviyole ışınları veren (1/10.000 inç yani 1/394 mm dalga boylu) iyi bir kaynaktır. Argon ışığı ise daha uzun dalga boylu ultraviyole ışınları neşreder. Ültraviyole ışınlarına maruz kalan her mineral flüoresan değildir. Uranyum minerallerinde, şelit (Tungsten cevheri) ve diğer tungsten minerallerinde flüoresan özelliği vardır. Bazı mineraller içlerinde katışıklar yüzünden flüoresan olurlar. Bir kısım mineraller de bulundukları yere göre bazan bu özelliği gösterebilirler. Bu yüzden flüoresan minerallerin aranıp bulunması büyük bir titizlik ister. Arazide bu iş için elde taşınan bir kuars lambası kullanılır. Flüoresan mineraller güzellikleri dolayısı ile dikkati üzerlerine çekerler, fakat bunların ciddi bir şekilde incelenmesi güç bir iştir.